ölümü anlatmak
Hayatımdaki en zor eğitimsel deneyimlerden biri üç yaşındaki kızıma ölümün ne olduğunu anlatmaktı. Bir yandan zor sorular gelecek diye korkmam, bir yandan yaşanan hüzünden kendimi koparıp bilimsel hijyenikliğe geçmeye çabalamam...
Tehlikeli, sorumluluk isteyen bir şeydi babalık. Çocuğunuz size sonsuz güven duyduğu için ne derseniz sorgusuz sualsiz kabul görüyordu. Hata yapmaktan ürkmemek elde değildi.
- İnsanlar yaşlanınca çok hastalanıyor ve iyileşemiyorlar. Sonrasında burada onları toprağın içine koyuyoruz. Zamanla ağaçlara çiçeklere dönüşüyorlar.
- Peki anne yaşlandı mı, sen yaşlandın mı?
Ne kadar saf bir evreydi onunkisi. Kendisini düşünmemesi, ilk annesini babasını düşünmesi... Ölümün korkunç bir yanı yoktu ölen için. Ölüm sadece geride kalanlar için korkunçtu. Bunu ne kadar net ve tereddütsüz bir şekilde görebilmişti.
Biz yetişkinlerin kafası ne kadar karışıktı. Kim kime ne öğretiyordu...